Ozon Tedavisi ile ilgili olarak, alternatif tıp alanında gerçekleştirilmekte olan ve son yıllarda sıklıkla düzenli olarak kullanılması ile bilinen yöntemler arasında yer almaktadır. Aynı zamanda oksijen terapisi olarak da adlandırılmakta olan bir tedavi türüdür. Deri hastalıkları enfeksiyonları, günlük yaşam dahilinde, sıklıkla karşımıza çıkabilen problemlerden biri olabilmektedir.
Bu nedenden ötürü pek çok kişi tarafından tercih edilmekte olan tedavi yöntemleri arasında yerini almış bulunmaktadır. Yalnızca, cilt hastalıklarında olmamakla birlikte, aynı zamanda diyabet, hepatit gibi hastalıklarında da kullanılabildiği görülmektedir.
Tek bir yöntem ile sınırlı olmamasından ötürü farklı çeşitleri; hastanın rahatsızlığına uyumlu olacak planda tercih edilmektedir. Herhangi bir ciddi yan etkisi olmadığını konusunda da içiniz rahat olsun. Bu sebeple ozon tedavisi önemli bir tedavi uygulaması olması ile birlikte,, rağbet gören yöntem arasında yerini alabilmektedir.
Ozon Tedavisi Nasıl Yapılır?
Gerçekleştirilmekte olan ozon tedavisi çeşitli şekillerde vücut içine sokulabilmektedir. Sıvı ya da gaz karışımı sonrasında kanla birleştirilme olayı olarak görülmektedir. Deri altına veyahut damar içine de enjekte edilebilme olasılığı vardır. Çeşitli yöntemler neticesinde vücut içine takviyesi gönderilebilmektedir. Ayarlanmakta olan ozon doz miktarı; hastanın durumuna, yaşına ve hastalığın seyrine göre de değişim göstermesi ile bilinir. Tek başına kullanılması söz konusu değildir ve bu sebepten ötürü de bazı oranlarda belirlenmekte olan oksijenlerle karıştırılarak uygulanması söz konusudur.
Bu karışımın içerisinde, en az %5’lik oranda ozonun bulunması gerekmektedir. Doğrudan damarın içine verilemediği göz önünde bulundurulacak olursa, farklı tekniklerle vücuda verilmektedir. Bunlar; iki farklı yöntemle kullanılmasından ötürü de kabul görülmesi söz konusudur. Sistemik uygulamasında majör yöntem çok sık tercih edilmektedir.
Burada hastadan alınmakta olan 50-200 cc aralığındaki kan ile ilgili olarak ise; oksijen ve ozonla karışımı gerçekleştirilmektedir. Yaklaşık olarak 10 dakikalık bir bekleme sürecine ihtiyaç olması söz konusudur. Ortaya çıkmakta olan yeni karışımı; damar yolu ile tekrardan hastaya verilmesi ile gerçekleştirilmektedir.
Diyabet ve kanser hastalarında genellikle damar yolu bulunamamasından ötürü bu işlemi anüs ya da vajinadan verilerek de tedavi gerçekleştirilebilmektedir. Bu yöntem neticesinde ise, bağırsak ve karaciğer rahatsızlıklarında da etkili bir yöntem olarak bilinmektedir.
Lokal uygulaması yöntemi dahilinde ise ilk olarak hastanın hastalığına uygunluğu olması için değerlendirme yapılması söz konusudur. Ardından da hastaya uygun doz miktarı ayarlanması ile ; oksijen ve ozon karışımının eklem, tendon, cilt üzeri, kas veya vücudun belli başlı boşluklarına uygulaması gerçekleştirilerek süreç devam eder.
